ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

AKÇAABAT

AKÇAABAT RESİMLER
AKÇAABAT FOTOĞRAFLAR
AKÇAABAT MANZARALAR
AKÇAABAT GÖRÜNTÜLER
AKÇAABAT TANITIM
AKÇAABAT COĞRAFYA
AKÇAABAT KÜLTÜR
AKÇAABAT KARADENİZ
AKÇAABAT
TRABZON AKÇAABAT
AKÇABAT İLÇE TARİH



Akçaabat Tarihçesi


İlçenin kuruluş dönemine ışık tutan kaynakların çoğu yok olup gitmiş olan Akçaabat'ın tarihi Trabzon tarihi ile iç içe girer ve Trabzon tarihinin bütünlüğü içerisinde yer alır
Trabzon İli Siyasi Haritası


Bu sebepledir ki bazı kaynaklarda ilçenin propontos (pontos önü, girişi, kavşağı) olarak belirtildiği gözlenir.





Tarihi seyir içerisinde çınar ağaçlarının bolluğundan dolayı ( eski türkçeden kaynaklanan batıdaki şehir anlamına geldiğini söyleyen araştırmacılarda vardır) Platana ya da Pulathane diye anılan ilçe sonraları ticaretin gelişmesi ve paranın bol olması nedeniyle Akçaabat adını almıştır.

.Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen Akçaabat'ta Roma, Bizans, Komnenos ve Osmanlı dönemine ait tarihi yapıt ve izlere rastlamak mümkündür. Akçaabat'ın, Osmanlý Dönemine ait kaynaklarda şehir merkezi "Pulathane", ilçe geneli ise Akçeabâd" olarak geçmektedir.

Şehrin tarihinde 1810 yılı Ramazan ayı ayrı bir yer tutar Bu tarihte Rus donanması Sargana Mevkiine çıkarma yapmak istemiş, Akçaabat halkı 48'i kadın olmak üzere 969 şehit vererek yurdu savunmuştur.

Birinci Dünya Savaşı Sırasında 20 Nisan 1916 yılında Çarlık Rusyası Akçaabat'ı işgal etmiş, ancak bu işgalde uzun sürmemiş ve 17 Şubat 1918 de Akçaabat düşman işgalinden kurtulmuştur.


Resimleri Büyük Boyutta Aç..


AKÇAABAT İLÇE FETHİ


Akçaabat'ın batısındaki Akçakale'de barınan Komnenoslar, Trabzon'un fethi sırasında teslim olmadılar. Kalenin dayanıklılığından yararlanarak direnişlerini yedi yıl sürdürdüler.
Resimleri Büyük Boyutta Aç..


Akçakale ancak 1468 yılmda Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Türk kuvvetlerince ele geçirilebildi.


Kaynak: Akçaabat-H.Gedikoğlu/Akçaabat Belediyesi Kültür Yayını I.


AKÇAABAT İLÇE KURTULUŞU
Resimleri Büyük Boyutta Aç..


Akçaabat'ın Kurtuluşu
Ruslar, 20 Nisan 1916'da işgal ettikleri Akçaabat'ta yaklaşık 1 yıl 10 ay kaldılar. Burada kaldıkları süre içinde halka çektirilen çilenin yanısıra oldukça önemli bayındırlık işleri de gerçekleştirdiler.


Resimleri Büyük Boyutta Aç..
Rusya'da kurulan sosyalist yönetimin işgal kuvvetlerini geri çağırması, Rus'lardan çok onların güdüınüne giren Rum 'lar üzerinde şok etkisi yarattı. İşgal yıllarında Rus'lara yaslanarak yaptıkları soygunların, cinayetlerin hesabını vermekten kurtulmak için kaçacak delik aramaya koyuldular. Ülkelerine dönen askerlerin arasına karışıp Rus gemilerine binemeyenler, başka kaçış yolları aramaya giriştiler. Trabzonlu Hacı Hamdi Bey komutasındaki 37 .Tümen, Giresun'da 123.Alay ile birleşerek Trabzon'a doğru yola çıkar.
Resimleri Büyük Boyutta Aç..


12 Şubat 1918: Antlaşma uyarınca işgal birliklerinin geri çekilmesinden yararlanan Ermeni çeteleri, ellerine geçirdikleri top ve makineli tüfeklerle Rus'lardan boşalan yerlerde her türlü soygun ve işkence yaptıklarından halkın can, mal, namus güvenliğini sağlamak üzere Kafkas Kolorduları Komutanlığına emir verilmiş, ilk adımda Kelkit kasabasıyla Köse ve Şadan sınırına dayanan yerler güvenlik altına alınmıştır.
Resimleri Büyük Boyutta Aç..


16 Şubat 1918: Kafkas cephesindeki güvenlik kuvvetlerimiz, havanın elverişsizliğine karşın her adımda karşılaşılan çeteleri dağıtarak 15 Şubat 1918 tarihinde Kelkit kasabasının 28 km kuzeyinde bulunan Eşmede'ye vardılar. Aynı gün Görele'nin 30 km kuzeyinde Vakfıkebir kasabasına girdiler .Erzincan ve çevresindeki Ermeni çeteleri, Mamahatun'a (bugünkü Tercan) doğru kaçıyorlar.


Resimleri Büyük Boyutta Aç..
18 Şubat 1918 : Askerlerimiz çevredeki çeteleri dağıttıktan sonra dünkü gün (17 Şubat Pazar) Pulathane'ye girdiler. Aynı günlerde dağlardaki Rum ve Ermeni çetelerini izleyen Yüzbaşı Kahraman Bey, o zaman Akçaabat'a bağlı olan Gökçeler köyünden Hamit Usta, Lermioğlu Osman ve İsmail, Yetimoğlu Mehmet Onbaşı, Aykut köyünden Ofluoğlu ..Hüseyin Çavuş, Maçka'nın Kaynarca köyünden Kazancıoğlu Omer Çavuş gibi çetecilerin yer aldığı 30 kişilik çetesiyle önce Gürbulak köyünü basmaya kalkışan Ermeni'lere karşı direnen Harakalı Mustafa Ağa ve kardeşi Eyüp Ağa'nın yardımına koştu. Rum'larla da işbirliği yapan Ermeni çetesini kovaladıktan sonra iç kesimleri taraya taraya kıyıdaki ordu birlikleriyle buluştu.


Resimleri Büyük Boyutta Aç..
Bu arada Şalpazarı, Tonya ve Vakfıkebir'den gelen çeteciler Akçaabat tepelerini tuttu. Rus'ların elinde bulunan Kireçhane tabyasından açılan top atışlarıyla çetecilerin kasaba içine girmeleri önlendi. İşgal kuvvetlerinin çekilişi sırasında güvenliği sağlamakla görevlendirilen Rus devriyelerinin mahalle aralarındaki taşkın davranışları, göç edemeyip buralarda kalan yerli halkın ağır tepkileriyle karşılandı. 15 Şubat 1918 cuma günü, o zaman Lazlar diye anılan mahallenin (bugünkü Yenimahalle) büyüklerinden Hasan Topsakal, Birincioğlu Ahmet ve Şükrü Efendi'lerle, boş evleri yakmaya kalkışan devriyeler arasında çatışma çıktı. Günboyu süren çatışma. 6 ölü veren Rus devriyesinin geri çekilmesiyle sona erdi.
Resimleri Büyük Boyutta Aç..


AKÇAABAT İLÇE AKÇAKALE NİN FETHİ
Akçakale'nin Fethi






Akçaabat'ın batısındaki Akçakale'de barınan Komnenoslar, Trabzon'un fethi sırasında teslim olmadılar. Kalenin dayanıklılığından yararlanarak direnişlerini yedi yıl sürdürdüler.


Resimleri Büyük Boyutta Aç..
Akçakale ancak 1468 yılmda Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Türk kuvvetlerince ele geçirilebildi.
MERSİN AKÇAKALE SAVAŞI
Gelibolu Sancakbeyi Kasım Bey komutasında Trabzon fethine katılan Osmanlı donanması, Mersin-Akçakale arasında Komnen donanmasıyla karşılaşır.
genel 25
Aralarında kısa süreli bir deniz savaşı yapılır. Genel tarihlerde yer almayan bu savaşta Komnen donanmasının 8, osmanlı donanmasının 3 gemisi batar, 2 gemi de ağır yara alır.


Osmanlı donanmasının gücünü gören Komnenos'lar , Trabzon önlerine doğru geri çekilir.
genel 21
AKÇAABAT İLÇE İSMİ MENŞEİ
Kent Adı
Kentin bilinen ilk adı Pulathane'dir. Bu sözcük Polathane biçiminde de söylenip yazılmıştır. Daha sonra Pulathane ile Akçaabat adı uzun süre bir arada kullanıldı. Şimdilerde yalnızca Akçaabat adı kullanılıyor.
genel 20
Şakir Şevket Pulathane sözcüğünün kökenini şöyle açıklar:


Trabzon Hükümeti putperestlerin elinde iken bu kasaba halkı platane denilen kavak ağacına taptığından bucağın adı o ağacın adından gelmektedir.
genel 18
AKÇAABAT İLÇE GELENEK VE GÖRENEKLERİ
KALANDAR GECESİ:


Yöremizde yılın ilk ayı kalandar adıyla anılır. Bu ayın ilk gecesinde değişik eğlenceler yapılır. Rumi takvim, Milat takvimini 13 gün arkadan izlediği için 12 Ocak gününü 13 Ocak gününe bağlayan geceye kalandar gecesi denilir. Kalandar gecesi Tüm evlerde lahana sarması, mısır ve patates haşlaması, kabak dilimi, fındık, ceviz, elma, armut, ayva gibi özel yemekler, yemişler ve çerezler hazırlanır. Aile bireyleri bu yiyeceklerle hazırlanan kalandar sofrası başında oturarak kendi aralarında bir şölen havası yaşarlar. Çanta atmak Kalandar gecesinin en yaygın eğlencesidir.
genel 15
Çanta atmak, genç erkeklerin işidir. Zaman zaman genç kızların da erkek giysileri giyerek çanta atmaya çıktıkları görülür. Atılacak çantanın açık ucuna önceden uzunca bir ip bağlanır. Bu ip çantanın uzak bir yere atılıp geri çekilmesini sağlar. çantanın içine çeşitli yemişler ve atılacağı eve göre özel armağanlar konulur. çanta atma sırasında tanınmamak için değişik kıyafetlere girilir. Karanlık basar basmaz kimseye görünmeden belirlenen evlerin kapılan çalınır. Çanta atanın kim olduğunu öğrenmek için evden gelen seslenişlere ses değişikliği yapılarak yanıt verilir:
genel 14
Ne olursa alırız


İste gelduk kapiniza


Selam verduk yapinıza


Selamumi almasanız


Daha gelmem kapiniza
genel 13
Kapı aralanır aralanmaz önceden hazırlanan çanta hızla içeri fırlatılır .Buna çanta atma denir. Evdekiler, çantanın içindeki çerezleri alarak yerine daha değişik yiyecekler koyarlarlar. Kapıda bekleyenler, çantanın ipini çekerek oradan uzaklaşırlar.
genel 12
Çanta atma sırasında ilginç olaylarla da karşılaşılır. Müziplikten hoşlanan kimi kişiler, evlerine atılan çantalara yemiş yerine kedi yavrusu, kirpi, fare, sümüklü böcek, kafatası gibi şeyler ya da acı bibere, tuza bulanmış yiyecekler koyarak çanta atanlara eğlenceli oyunlar oynarlar.
genel 11
Çanta atma geleneği, nişanlılar arasında armağan alışverişini de sağlar. Nişanlı delikanlılar, nişanlısının evine attıkları çantalara aynca özel armağanlar koyarlar. Atılan çanta, nişanlı kızın armağanlarıyla doldurularak geri verilir. Kalandar günü ve gecesiyle ilgili başka gelenekler, görenekler ve inanışlar oldukça çoktur: bunlar;
genel 10
-Gelinlik kızı olan evlere atılan çantalara kimi annelerin önceden hazırladıklan tuzlu çörekler koyduğu söylenir. Çöreği yiyen delikanlıların o gece evin kızını düşlerinde göreceklerine ve ona tutulacaklarına inanılır.
genel 9
-Kalandar ayının ilk günü eve ilk girenin, uğurluluğu bilinen birisi olması ve evin büyüğünden izin alarak içeri girmesi gerekir. Bunu düşünmeden eve girenler ya kapıdan geri çevrilir ya da uğursuzluğunu gidermek için ayaklanna kül ekilir.
genel 7
-Kalandar sabahı kimseye sezdirmeden denize ve sığırlara bakılırsa deniz şans, sığır uğur getirir .


-Kalandar sabahı birine para verenin o yıl evine bereketsizlik girer, birinden para almak bolluk getirir.


-Kalandar ayının ilk suyu, o evde uğurluluğu bilinen birine taşıtılır.
genel 6
-Kalandar ayının ilk 12 gününde havaların durumu günü gününe izlenir. Her günün hava durumu sıra ile o yılın aylarına karşılık tutulur. Belirli ayların yerini tutan günlerde hava durumu nasılsa o günün karşılığı olan ayda da havaların öyle geçeceğine inanılır.


-Kalandar günü eve ilk giren kimse geveze ise o evin tavukları çok yumurtlar.
genel 4
HIDIRELLEZ EĞRİSİ:


Her yıl mayıS ayının 6. günü yapılan Hıdırellez şenlikleri, yöremizde de bir bahar bayramı gibi yaşanır. O gün hava elverişliyse kırlarda ya da deniz kıyılannda günboyu eğlenilir. Hıdırellez günü kadın-erkek dernek yerlerine çıkarlar .Oralarda küçük çapta bir dernek düzeni kurarak eğlenirler. Hıdırellez, bir eğlence günü olmanın yanısıra pek çok inanışın da kaynağıdır. Bunlar;
genel 3
-Hıdırellez günü hemen hemen herkes bir hıdırellez eğrisi korkusu yaşar. İnanışa göre o gün eğici, bükücü, kesici işler yapılırsa doğacak çocuklar, buzağılar, kuzular, oğlaklar da eğri büğrü doğarlar. Sakat doğumlar, Hıdırel1ez günü yapılan eğici, bükücü işlere bağlanır. Bunun için sandık, dolap, kapı açıp kapamak, çamaşır yıkamak, yufka açmak, demir tutmak, balık ayıklamak gibi işler çok sakıncalı sayılır .Özellikle gebe kadınlar bu tür uğraşlardan uzak dururlar.
eski 16
-Hıdırellez eğrisinden sakınmak için o sabah evin bahçesine bir ocak kabak dikilir. Buna Hıdirlez kabağı denir. Kabağın tohumunu toprağa gömerken ''Bütün eğriler bu kabağın başına'' sözü üç kez yinelenir. Bu kabağın Hıdırellez günü yapılan tüm eğrilikleri kendinde toplayacağına inanılır. Nitekim Hıdırellez sabahı dikilen kabağın gerçekten eğri büğrü olduğu söylenir.
eski 15
-Hıdırellez günü erken kalkıp yokuş çıkanlann ömrü uzar.


-Hıdırellez günü suya tuz atılırsa tüm eğrilikler tuz gibi erir.


-Hıdırellezde denize mektup atılırsa o mektup Allah'a gider. Allah günahları bağışlar, dilekleri gerçekleştirir, dertleri dindirir.


-Evi olmayanlar Hıdırellez sabahı erkenden kalkarak bahçelerinde küçük bir ev modeli yaparlar. Böylece gelecekte istedikleri gibi bir eve kavuşacaklanna inanırlar.
eski 13
ALATURBİ:


6 Temmuz günü yöremizde deniz bayramı olarak kutlanır. O güne alaturbi denir. Alaturbi günü köylerde ve mahallelerde oturanların çoğu deniz kıyılarına akın ederler. Özellikle Çepni kökenli olanlar alaturbi günlerine daha büyük ilgi gösterirler. Ağrılı, sancılı, saralı olanlar alaturbi günlerinde denize girerek iyileşeceklerine inanırlar. Yüzme bilenler denize girerek, bilmeyenler denizden taşıdıkları sularla boydan boya yıkanırlar. Bu arada kayıklara binerek en az üç, en çok yedi dereağzı dolaşmak pek çok derde derman olur.
eski 10
CAZI GECESİ:


Kırım'daki pirlerinin buyruğuna girerek tarlalardaki ürünlerin bereketini çalan, beşikteki bebeklerin canını alan kötü ruhlu kadınların varlığına inanılır. Bu kadınlara Kırım kocakarısı ya da cazı adı verilir. Geceleri el ayak çekildikten sonra örümcek biçimine girerek ocak zincirine tutuna tutuna evin içine inen bu kocakarılar, beşikteki bebeklerin ya sağlığını çalar ya da canını alırlar. Cazıların çocukları boğmasını önlemek için beşiğin dört yanına kum serilir. Çocuğu boğmaya gelen cazı, önce kumları saymaya koyulur. Kumları saymaya kalkan cazı, çocuğun canını almaya fırsat bulamadan gün doğar.
eski 5
Ayakbağı: Kimi çocuklar yürümekte geç kalır. Böyle çocuklar cuma günleri caminin önüne getirilir .N amazdan ilk çıkanlar arasında anasının ilki (anasının ilk çocuğu) olan bir kişi, çocuğun ayaklanna önceden bağlanan yumuşak bağı keser. Buna ayakbağı kesmek denir. Bundan sonra çocuğun yürümesini engelleyen bağın kesildiğine inanılır. Ayakbağı kesmek, Hıdırnebi Kayası'nın tepesindeki ziyaret yerinde de uygulanır. Geç yürüyen çocuklar, Hıdırellez günü Hıdırnebi Kayası'nın ziyaret yerine çıkanlır. Orada Hazreti Ali'nin atına ait olduğu söylenen iki ayak izi vardır. Bu izlere su doldurularak önce çocuğun ayaklan yıkanır , arkasından da anasının ilki olan birisi ayakbağını keser. Ayakbağını Hıdımebi Kayası'nda kestinnenin daha etkili olduğu söylenir.
eski 4
AKÇAABAT İLÇE TURİZİM
Akçaabat İlçemizin 1881 yılında belediye, 1897 yılında İlçe statüsüne kavuşmuş olması ilçemizin tarihsel ve kültürel alt yapısının en önemli göstergelerindendir.


Akçaabat İlçemizin turizm potansiyelleri:


-Akçaabat Orta Mahalle Evleri


-Akçaabat Köftesi


-Sera Gölü


-Kayabaşı Yayla Kenti


-Hıdırnebi Yayla Kenti
eski 1
-Denizimiz


-Yaylalarımız


Yukarıda ifade edilen turizm potansiyellerinden özellikle Akçaabat İlçesi Orta Mahalle Evlerinin restorasyonu,Yıldızlı Beldesinde bulunan Sera Gölünün yeniden yapılandırılması, Hıdırnebi ile Kayabaşı Yayla Kentlerinin yollarının bakım ve onarımı ivedilikle turizm yatırımları açısından ele alınarak zaten bölgede mevcut olan turizm potansiyeli yaylalar ve yayla kentlerle entegre bir şekilde net olarak ortaya çıkacaktır.


Dünyanın keşfine rağmen daha keşfedilecek nice alanların olduğunu gösterebilmek bunun en somut örneği olarak da her yönüyle güzel ilçemiz Akçaabat’ın turizm potansiyelini tüm insanlığa sunabilmek için hepimizin daha çok çalışması gerekmektedir.


Turizmde özellikle Orta Mahalle Evlerinin restorasyonu ile sera Gölünün yeniden yapılandırılarak, Hıdırnebi ve Kayabaşı yayla kentlerinin yollarının bakım ve onarımı yapılarak bu dört unsurun öncelikle bütünleşmesi sağlanmalıdır.


AKÇAABAT İLÇE KÖFTESİ
1930 lu yıllarda Akçaabatlı lokantacılar tarafından yapılmıştır. Malzeme olarak kıyma haline getirilen öküz ve dana etleriylere bunlara ilave edilen ekmek ve sarmısak kullanılmıştır. Özenle yoğrulan bu karışım, belirli büyüklüklerde oval hale getirilip, ızgaralı ocaklarda pişirilmiş ve insanların damak zevkine sunulmuştur. Öncelikle bölgeye tanıtımı yapılan Akçaabat köftesi o günden bu güne tüm dünyaya tanıtılmıştır.

Haragali (Ali Çolak) ve Eşref ustanın (Eşref Bal) mangalıyla başlayan, Çolakoğulları'nın köfte salonuyla duyulan, Cenikli Mustafa (Yılmaz), Recep Durna, Abdullah Komar, Pirali Altun, Bahriyeli Ahmet Serdar ve Şahpazoğulları gibi köfte ustalarının eliyle yayılarak Akçaabat köftesi günümüze kadar taşınmıştır.


Yörenin otuyla beslenmiş ineklerin özenle seçilen; sinir ve ekstra yağ bulunmayan etleri kıyma haline getirilerek kullanılır. Bu kıyma, bir gün dolapta bekletilir ve köfte ocağında pişirildikten sonra servis yapılır.


Yayık ayranı, özel piyazı ve Trabzon ekmeği ile servis yapılan Akçaabat köftesinin tadına bakmak için sizleri Akçaabat'ımıza bekliyoruz
Horon Ekibi

Blog Listem